ulviyekuccuk @ gmail.com

 

Sanatçılar, tarihi mekanları sanatla buluşturan gönüllü kültür elçileridir.

Sanatın her alanında görev yapanların bir nevi turizme katkısı oldukça fazladır.

Edebiyatçılar geleneksel hale gelen ‘’Edebiyat Günleri’’ yılın belirli zamanlarında bir şehirde düzenlenir. Örnek verilecek olunursa Antalyalı şair ve yazarlar senede ilk bahar ve sonbahar olmak üzere iki etkinlik düzenler. Ve bu etkinlik duyurusu yapıldığında ülkenin birçok şehrinde başvuru yapılır. Diyarbakır’dan tutun Edirne’ye, Ankara’dan İzmir’e, Şırnak’tan İstanbul’a birçok şehirden şair ve yazar Antalya’da düzenlenen ‘’Edebiyat Günleri’’ etkinliğinde buluşur.

Arılar bin bir türlü çiçeklerden polen taşır…

Her şehirden gelen edebiyatçı kendi yörelerini temsil eden ve tanıtım yapan hediyeler getirir. Aynı şekilde gittikleri şehre ait hediyeler alıp evine götürür. Şair ve yazarlar arıların her çiçekten polen alması gibi gittikleri her şehirden tarih, edebiyat, kültür, coğrafya, eğitim, yemek kültürünü yani aslında her alanda bir parça alıp götürür geri dönerken.

Arıların polen taşıması gibi…

Şair ve yazarların çoğu dar ve kısıtlı imkanlarına rağmen ‘’Edebiyat Günleri’’ etkinliklerini kaçırmamaya önem gösterir. Çünkü eğitime, tarihe, coğrafyaya, kültüre ve dahası öğrenmeye ve keşfetmeye hep açtır. Beslenme kanalları sürekli keşfetmek ve kültürel değerleri paylaşmakla süregeliyor.

Arılar nasıl ki her çiçekten polen alıp bal yapıyorsa, şair ve yazarlar da şehir şehir gezip sanat ve kültür açısında doyuma ulaşıp yeni eserler üretiyorlar.

Edebiyat alanında şair ve yazarların kültür turizme olan katkıları tartışılamaz elbette

Şair ve yazarlar ülkemizin gizli kültür elçileridir hiç şüphesiz… farklı şehirlerden gelen şair ve yazarlar edebiyat etkinliklerinde bilgi alışverişi yapmanın yanı sıra kültürlerini de paylaşır. Gittikleri şehrin tarihini, coğrafyasını ve yemek kültürünü tanır, öğrenir. Kayseri’de mantının yapılışına tanık olur, lezzetine bakar. Antalya’nın köfte-piyazının lezzetiyle tanışır. Elmalı İlçesinin tarihi evlerini gezer, Abdal Musa’da dileğini bir ağacın dalına asar. Diyarbakır’ın Surlarına çıkıp şehri izler: belki sigarası karanfil kokar. İstanbul’da Kızkulesi karşısında kıyıya vuran dalgaları izler, Pierre Loti’de çay içer. Elbette İzmir’in boyozunu yemeden, Mardin’in tarihi sokaklarını gezmeden, çok kültürlü Hatay’ın tarihi solumadan yaşadıkları yere dönmezler… Edebiyat turizmin yorgunluğunu Maraş dondurması serinletir.