ulviyekuccuk @ gmail.com

 

Enfeksiyon ile enflasyon arasına sıkışıp kaldılar

 Fiziksel ve beyin olarak yorulan hekimler göç vermeye başladı. Son yıllarda maddi ve manevi yıpranan hekimler yurt dışında çalışabilmek için yabancı dil çalışıp gitmenin yollarını araştırıyor. İstifa eden genç hekimler Almanya, Amerika, İngiltere, İsveç, Kanada, Finlandiya Dubai ve hatta diğer Arap ülkelerine başvuruyor.

 Ülkemiz son 2 yılda 9 bine yakın hekim göçü verdi. Süper güç beyinler istifa edip başka ülkelere gidiyor. Binleri geçen genç ve güçlü beyin göçü karşısında ileriki yıllarda belki de muayene olmak için hekim bulamayacağız.

 Sağlıkta şiddet artışı

Hastanelerin hemen hepsinde hekimlerin ve diğer yardımcı sağlık personellerin can güvenliği sağlanamıyor. Hekimi kendine düşman olarak gören halk tarafından hemen her gün sözlü ya da fiziksel saldırıya maruz kalıyor. Kanunların bu tür durumlar karşısında hekimlerden taraf olmaktan ziyade can güvenliğini sağlanamaması iş ortamında sürekli tedirgin bir ortam oluşmasına sebep olmaktadır. Ocak ayında İstanbul Başakşehir’deki bir devlet hastanesinde 4 hasta yakını 24 yaşındaki hamile hemşire Gülhan D.’yi darp etmişti. Saldırıdan sonra Türk Tabipler Birliği, ‘Artık yeter, Sağlıkta Şiddet Yasası’ çıkarılsın şeklinde açıklama yaptı.

Hekimlik 5 dakikalık süreye sıkıştırıldı.

Hekimin 5 dakika da bir hasta bakmaya zorlandığı sistemde bırakın hastaların derdini yeterince dinlemeyi, muayene ederken zaman zaman hastanın yüzüne bile bakamıyor. Ayrıca milyon dolarlık malpraktis davaları açılmakta.  ( Malpraktis: Doktorların tıbbi uygulama hatası, doktorun veya tıp merkezi, poliklinikü hastane vb. sağlık kuruluşlarının bilgisizliği, deneyimsizliği veya ilgisizliği nedeniyle yanlış teşhis, hatalı tedavi veya eksik bakım hizmeti neticesinde hastanın zarar görmesi olarak tanımlanır) Sigortaları bunun çok az bir kısmını karşılamakta geri kalan kısmı ödenmesi için şu anki ücretler dikkate alındığında başka hiçbir harcama yapmadan belki 20 yıl çalışması gerekmektedir. Muayene süresinin bu şekilde kısa tutulması hem hastanın zararınadır hem de hekimi ister istemez hata yapmaya yönlendirir.

 Bir hekim günde neredeyse 100’e yakın hastayı muayene ediyor. Yürütülen sistemle hekimin hastaya ne kadar şifa bulduğu değil, gelen hastaları muayene edip göndermesi önemseniyor. Bu muayene sistemiyle ne hekim ne de hasta verimli sonuç alabilir. Sistem her 5 dakikaya bir hasta yerleştiriliyor. 5 dakika da ne hasta derdini ifade edebilir ne de hekim şikâyeti sağlıklı dinleyebilir. Hekimin kendisi ile yeteri kadar ilgilenmediğini düşünen hasta haklı olarak karşı çıkıp hekimle yüz göz olabiliyor. Kapıda bekleyen hasta içeride bekleyen hastaya tahammül edemiyor. Bütün hatayı hekime yüklüyor.

 İlave olarak hekimlerin ek ödemeleri de performans sistemi ile ayarlanıp hasta başına ücretleniyor. Bu da ek ödemelerde ciddi bir düşüş demek. Alınan maaşlar açlık sınırında. Ek ödemelerde emekliliğe yansımıyor. Ayrıca senelik izine ayrılırsa da hasta bakmadıkları için ek ödeme alamıyor. Hekimler bu nedenle toplumsal sağlığın önemsendiği demokratik bir ortamda çalışmaktan zorlanıyor.

 

36 saat nöbet ve 100 km ye kadar geçici görevlendirmeler

Ayrıca hekimin itibarsızlaştırılması zaman zaman sanki bir sistemin kölesiymiş gibi kendisine davranılması da sayılabilir. Çoğu zaman aile bütünlüğünün bozulmasına sebep olan görevlendirmeler, atamalar, geçici görevlendirilmeler de cabası. 36 saat nöbetten sonra ertesi sabah tekrar mesaiye devam eden sağlık çalışanları mutsuz ve umutsuz. Ne kendileri ne de aileleri için yeteri kadar zaman ayıramıyorlar. Psikolojik şiddet ve baskı fiziksel ve beyin olarak yorulmalarına sebep.  Pratisyenlerin zaman zamanda uzman hekimlerin geçici görevlendirmeleri ise oradan oraya savuruyor. Unutmayalım verdiğimiz her hekim göçü ya da istifa kalan hekimlerin görev ve hizmetini daha da ağır bir hale getiriyor.

 Pandemi de covid 19 meslek hastalığı sayılmadı. Salgında defalarca çalışıp salgının yeterince yönetilemediğini görmek riskin, emeğin ve fedakarlığın boşa gittiği hissi yaratıyor, bu da motivasyonu engelliyor. Ekonomik sıkıntıların yanında demokrasinin de işlenmemesi umutsuzluk ve mutsuzluğu daha da artırıyor. Uygulanan sağlık politikaları ile hekim-hasta arasındaki saygı ve güven ortamı giderek azaldı. Hekimler ideallerini gerçekleştireceği ortam kalmıyor.

  

Hekimler mutsuz, umutsuz

hekimler değersizleşti,

Hekimler geçim derdine düştü,

Hekimler şiddette maruz kaldı

Fazla çalıştırılma, koşullar ağırlaşması

Ekonomik ve özlük haklarının azalması

Pandemide covid 19 meslek hastalığı sayılmaması

Ticari zihniyete teslim edilmesi

Sağlığın her geçen gün ticarileşmesi

Sağlık bütçesinden yeteri kadar pay ayrılmaması

Tüm bunların iyileştirilmemesi hekimleri istifaya ya da göç etmeye sürüklüyor.