dastanilyas @ gmail.com

 

Sevgili Antalyalılar, Pamfilyanın Güzel İnsanları; SMA Tip-1 hastası Asya Bebek adına size bu mektubu yazıyorum.

Kurması kolay ama ifade etmesi en zor cümle nedir, diye sorsalar onlara şöyle derdim: “Asya için zaman daralıyor.”

 Antalya’mızın evladı Asya Bebek için artık an’ların önemi büyük.

SMA hastası bebek gün geçtikçe kaslarını kaybediyor. Nefes almak, yutkunmak, ayakları üzerinde durmak, uzanıp bir oyuncağı yakalamak ya da sarılmak o kadar güç ki!

 Şöyle anlatayım: Çok sevdiğiniz kardan adamı aldınız, salonun ortasına oturttunuz ve kardan adam gözünüzün önünde eriyor ve siz çaresiz gözlerle buna tanık oluyorsunuz. Dışarıda bir yerde, çok yüksek bir dağın zirvesinde kar yığını var ve sizin kardan adamınızı kurtaracak küçük bir olasılık da olsa umudunuz var. Çünkü zirvedeki karı gördünüz.

İşte Asya’nın erimemesi için o yüksek dağın zirvesine ulaşması gerekiyor. İmkânsız değil, belki zor. Zorluklar üstesinden gelinmek içindir.

Kadim Şehir Antalya’nın Değerli İnsanları, yanı başımızda, şehrin Kepez ilçesinde gün içerisinde nefes mücadelesi veren Altın Saçlı Asya’mız hastane ve ev arasında gidip geliyor. Damar yolu açacak kanal bulunmadığı için eline, koluna, ayağına neresi denk gelirse iğne batırılıyor. Hastanede kablolar, nefes almasını sağlayan cihazların boruları ve kullanılan boş enjektör kapları ile oynuyor.

Bu minik hayat savaşçısının başta anne ve babası ile UMUT ELÇİLERİ arı gibi çalışıyor. Farklı şehirlerden, kültürlerden, mesleklerden, cinsiyetlerden ama hepsinin ortaklaştığı tek yalın gerçek: Zirvedeki kara ulaşmak.


Bireysel olarak ben ne yapabilirim? Diyerek geçip gidiyoruz. En büyük yanılgımız bu. Bir çivi ile başlayan efsanevi sözü hatırlatmakta fayda var: Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir süvariyi ve bir süvari orduyu kurtarıp zafere ulaşır.


İşte sen o çivisin.

Çevre illerden ve ilçelerden gelen haberlerde görüyoruz ki; cesur yürekli karar vericiler Asya ile ilgili görsel paylaşmaktan ve iletişim bilgisi vermekten geri durmuyor. Çünkü ortada bir yaşam mücadelesi var. Bir hayat kurtarma umudu ve bu umudun yeşertilmesi anlayışı var.

Hemşehrilik ruhu, kentlilik bilinci ile bu topraklarda yaşayan her bir insana sahip çıkmak gerekiyor. Kent hakkı sadece yaşadığımız cadde ve sokaklar ile kısıtlı değil kentliler ile ilgili de sorumluluk anlamını taşımaktadır.

O nedenle kentin ortak değerleri çiçeğini, ağacını, sokak hayvanını ve çocukları sahiplenmek gerekir. Antalyalılar böyle bir hakkımız var.

Kentlilik hakkımızı kullanarak evladımıza sahip çıkalım.

Asya ölmesin.

İlyas Ali DAŞTAN

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Derneği

Yönetim Kurulu Başkanı