Televizyon; bebeklikten, yaşlanıp ölene kadar hayatımıza aldığımız dijital bir aile üyesi gibi vazgeçilmezimiz olmuş durumda. Türk aile geleneği; kalabalık ailenin parçalanarak köyden kente göçmesiyle değişmeye başladı. Aile büyükleri kente ve kentin hızlı yaşamına uyum sağlayamadığı için köylerde kaldı. Dede, büyükanne gibi ailenin bilgi ve tecrübe kaynakları çocuklardan uzaklaştırıldı. Yaşlıların sohbetlerinin dinlendiği, anıların paylaşıldığı günleri hatırlamıyoruz. Artık, çekirdek ailede tek söz sahibi televizyon oldu.
Kent yaşamının zorunlu değişimi olan çekirdek aile; anne, baba ve çocuktan meydana gelmektedir. Ortalama gelire sahip olan çekirdek ailede en az iki tane televizyon bulunmaktadır. Çocukluğumda, servet değerinde olduğu için alınamayan bu aygıt, teknolojinin ve seri üretimin artması sonucu ucuzladı. Televizyon alamayan aile yoktur; sadece devasa ekranlı veya plazma televizyon alamayan aileler vardır.
Günümüzde, aile bireylerinin sayısı kadar televizyona sahip durumdayız. Çocuk odasında televizyon vardır: Çocukların, çizgi film ve benzeri programları izlemeleri için. Aslında, yetişkinlerin istedikleri programları izlemeleri için çocuklar dışlanır. Kumandayı eline alan yetişkin, çocuğunun mızmızlanıp televizyon keyfini kaçırmasını istemez. Kadın ve erkek olarak da farklı program seçenekleri olduğundan ayrıca salona ve oturma odasına televizyon kurulur.
Kadın, eşinden ve çocuğundan farklı olarak kendisine özgü programları izlemek istemektedir. Kadının takip etmesi gereken bilmem kaç tane pembe dizisi, sabahları kaçırmaması gereken sabah programları ve haberdar olması gereken dedikoduları sunan magazin programları vardır.
Erkek için de benzer şeyler geçerlidir. Ailenin reisi olduğunu sanan babaya ayrıcalıklı olarak en büyük ekran sunulur. Erkek, salondaki büyük ekranın başına kurulur ve futbol maçlarını, haberleri, tartışma programlarını ve filmleri izler.
Görüldüğü gibi aile bireylerinin televizyon izleme gereksinimleri ve program seçimleri de birbiri ile uyuşmaz. Bu nedenle aile üyeleri, akşamları evde buluştuklarında yemek saati sona erdikten sonra kendi dünyasına ve televizyonuna dalar. Hatta akşam yemeği saatinde de mutfağa kurulu küçük ekran televizyondan atıştırmalık bir şeyler izlenir.
Aileyi, fiziken bir arada tutan şey televizyondur. Aynı ev içerisinde yaşayan aile üyeleri televizyon ile birbirlerini aldatırlar. Çünkü birbirlerine ayırmadıkları zaman ekran başında harcanır.
Tek televizyonlu ailelerde yaşanan olaylar daha farklıdır. Kumanda savaşlarının yaşandığı bu ailelerde şiddete kadar varan durumlar olabilir. Kumandayı elinde bulunduran kişi aynı zamanda ailenin de otoritesidir ki bu çoğunlukla erkektir. Diğer aile üyeleri, erkeğin seçtiği kanallarda yayınlanan programları izlemek durumundadır. Erkek, elinde kumanda uyuklamaya başladığında hâkimiyet bu sefer kadına geçer. Erkek ve kadın arasında kalan çocuklar, yaşlarına ve gelişim özelliklerine ters düşen program ve yayınları izlemek zorunda kalırlar.
Aile bireylerinin hepsine birden hitap eden televizyon programlarının sayısı az ya da izlenme saati uygun değildir. Aile olarak bir programı izlemek ve program üzerinde tartışmak, fikir alışverişinde bulunmak nadir görülen davranışlardandır.
Peki, aile üyeleri arasındaki bu kopukluk ve soğukluk kimin işine yarar? Kapitalist bir anlayışın ürünü olan, insanlara hayali renkli bir hayatı sunan televizyon, reklâm ve ticaretin dışında bir kaygı gütmemektedir. Televizyon kanalı sahipleri reklâm pastasından daha büyük payı kapmak amacıyla gece gündüz çalışarak insanları daha uzun süre ekranlara bağlamayı amaçlamaktadır.
Televizyon kanallarının yayın akışları incelendiğinde eğitim, kültür gibi programların yok denecek kadar az olduğu görülecektir. Birbirinin kopyası dizi senaryoları, yarışma programları, magazin haberleri ile yirmi dört saat doldurulmaktadır.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda ailenin tanımını yeniden yapmak gerekiyor. Aile; televizyon, baba, anne ve çocuklardan meydana gelen en küçük sosyolojik birimdir. Egemenliğin televizyona kaptırıldığı ailelerde televizyon, ailenin dijital reisi olarak karşımıza çıkmakta ve bütün aile ilişkilerini şekillendirmektedir.
Evde herkes susar, televizyon konuşur.