Örümcek kafalıların, şeriat özlemcilerinin, demokrasi düşmanlarının hain saldırılarını artırdığı Tam Bağımsız Türkiye'nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İmar Barışı'nın 'İmar Yarışı'na dönüştürülüp, talan edildiği yaylalar için şöyle diyordu: "Ey ağalar, beyler... Toroslara çıkın, bir bakın. Nerede kara bir yörük çadırı görürseniz, dumanı da tütüyorsa dünyada hiçbir güç bizi asla yenemez" Kurtuluş Savaşı'nda 'Çoban Ateşi'nin yakıldığı yaylalar son süreçte talanla anılmaya, talan tehdidinin çok fazla giderek artmasıyla gündem olmaya başladı.
Yörüklerin yurduna rant tehdidi
Başta Yörükler olmak üzere Antalyalıların kavurucu sıcaklardan kaçııp, yaz aylarını geçirdikleri yaylalarda talan ve ağaç katliamı hükümetin sıcak para beklentisiyle uyguladığı 'İmar Barışı' ile iyice hızlandı. Antalya'nın sahilleri, tarım arazileri, su kaynakları, ormanlarından sonra çivi çakmanın bile yasak olduğu yaylalarında betonarme yapılar, villalar yükselmeye başladı.
Hiç bir yetkili yayla talalanını görmüyor, duymuyor
Gündoğmuş Grubu'nun sözcülerinden Abdullah Kıldan, sosyal medya paylaşımında, yetkililerin yayla talanına seyirci kalmasını eleştirip, konuyu CİMER'e taşıyacaklarını belirterek, şunları söylüyor : " Gündoğmuş sınırları içinde bulunan Geyik Dağı eteklerindeki başta Eğrigöl Yaylası olmak üzere bütün yaylalarda ev ve bahçe yapmak maksatlı talan yıllardır devam etmekte olup 10 yıldır da hız kazanmıştır. Dev iş makinaları doğayı katlediyor bir tek yetkili görmüyor, duymuyor ya da görmemezlikten, duymamazlıktan geliyor. Katliam görsel ve yazılı basında da ciddi anlamda işlenmesine rağmen Antalya’yı yöneten yetkililerden tık yok. Facebook’taki Gündoğmuş Grubu'nda paylaşımlarımız devam edecektir. Yetkililer hala görevlerini yapmaz, bu talana dur demezlerse CİMER’e başvuracağımızı buradan duyururuz"
Çivi çakmak bile yasaktı
Aslında Antalya'nın yaylalarını korumak, betonlaşmayı önlemek için gerekli olanlar yapılmıştı. 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yayla statüsü getirilerek, yapılaşma önlendi. Ancak sırtını Ankara'ya dayayan bazı rant heveslileri çivi çakmanın daha yasak olduğu yaylalarda villalar, betonarme yapılar inşa ettiler, İmar Barışı'ndan da yararlanıp yapı kayıt belgesi için başvuruda bulundular. Bazıları Ankara'dan dönse bile sırtı kalınlar, yani iktidara yakınlığı olanlar sahiller, tarım alanları, ormanlar ve su kaynaklarından sonra yaylara da çöktüler. Durum o kadar vahim ki, bir yandan yaylalar, ovalar tek tek talan edilirken, diğer yandan ağaç katliamı da devam ediyor.
Yaylaları paylaştılar, talan ettiler
Şurası yadsınamaz bir gerçek ki İmar Barışı adı verilen uygulama tam bir doğa katliamına dönüştü. Devlet İmar Barışı ilan etti, bunu fırsata çevirenler yayla arazilerini talan etti. Acı olan yayla ve ova katliamına yönetim kademesinde olanların üç maymunu oynaması. Çünkü yaylalardan illerde valiliklere, ilçelerde kaymakamlıklara bağlı 'Mera Komisyonları' sorumlu. SİT alanlarında olduğu gibi yaylalarda da inşaat yasaktır. Yaylalar sadece hayvancılık için geçici meralardır. Buna rağmen günümüzde Antalya'nın yaylalar kanunsuz olarak işgal ediliyor, tek bir yürekli yönetici de bu duruma 'dur' demiyor, diyemiyor.
Yürekli bir yönetici dur diyemiyor
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 'Ata Yurdum' dediği Antalya'nın yaylaları ile birlikte ovalar da işgal ve talana maruz alıyor. Gündoğmuş Grubu'nun sosyal medya paylaşımına vatandaşlar şu çarpıcı yorumları yaptılar : " Yaylada ağaçlardan evler yapıldı, hiçbir ormancı gelip de kimseye zabıt tutmadı. Bizim çocukluğumuzda türbe denilen sık ağaçlı bir bölge vardı korkumuzdan ağaçların karanlığında içine giremezdik. Şimdi eğri ağaçlardan başka ağaç kalmamış. Ovaları zapt ettiler, villalar yaptılar, kimse dur diyemedi. eskiden insanlar yamaçlarda yaparmış evlerini ovalar ekilsin dikilsin diye. Şimdi ovalara ev yapıyorlar kimse ekip, biçmesin diye.